İnsülin Bize Direnirse, Biz de Ona Direniriz
İnsülin direnci dediğimiz kötü arkadaş maalesef ki son
yılların gündemine hızlıca giriş yaptı. İnsülin, pankreastan salgılanan bir
hormondur. Görevi, beslenmemizin en son metabolit ürünü olan glikozu yani kan
şekerini hücrenin içine almak ve hücrenin glikozu enerji elde etmek için
kullanmasını sağlamak.
İnsüline karşı vücutta direnç gelişirse, glikoz hücre
içerisine giremiyor. Kanda geziyor ve gidecek yer bulamadığı için yağ olarak
dokularda depolanıyor.
İnsülin direnci olan bireyler diyabetli (şeker hastası)
olarak kabul edilmez. Ancak vücutları diyabetli gibi davranır. Hormon, görevini
tam olarak yapamadığı için kan şekerinde ani dalgalanmalar görülebilir. Yani
henüz sofradan kalkmadan bir başka açlık krizi ile karşı karşıya kalabiliriz. Bu
durumu engellemek adına insülin direncimizin hangi skorda olduğunu bir kan
tahlili ile raporlamalıyız.
8 saatlik açlık halinde verdiğimiz kanda açlık glikoz ve insülin
değerlerini ölçtürüp, HOMA-IR (insülin direnci) formulüzasyonu ile insülin
direncimizin olup olmadığını öğrenebiliriz. Bu konuda bir uzmandan destek almak
gerekiyor.
Biz, insülin direncinin medikal tedavisinin yanı sıra tıbbi beslenme tedavisini de destekliyoruz.
İnsülin direncini ilaçsız kırmak mümkün. Çoğu kişinin önemsemediği insülin
direnci tedavi edilmezse bizi diyabete bir adım daha yaklaştırır. Bu anlamda
kişiye özel tıbbi beslenme tedavisi planlanırsa sorun çözülmüş olur.
Kan şekerimizi ani yükselten ve ani düşüren posadan fakir
besinlerden uzak durmalıyız. Listenin başında şeker geliyor. Rafine şeker ve
rafine şekerden yapılan her şey, pirinç ve pirinçten yapılan yemekler, patates
ve patatesten yapılan yemekler bize çok kolay hipoglisemi atağı yaşatabilir.
Hipoglisemi, insülin direncinin en yakın arkadaşı. Yani
insüline karşı direnç durumunda kan şekeri aniden düşmelere oldukça yatkın hale
geliyor. İnsülin direncinden korunmak için açlık süremiz maksimum 4 saat
olmalıdır. Postprandiyal yani tokluk kan şekeri, ağzımıza aldığımız ilk
lokmadan 2 saat sonra düşmeye başlar ve 4. saatte en düşük değeri alır. Bu
nedenle kaliteli ara öğünlerle ana öğünlerimizi destekleyip, kan şekerimizin
düşmesine izin vermemeliyiz.
Kan şekerinin düşmesini engellersek, basit karbonhidrattan
uzak durursak, günlük sıvı alımımızı ve fiziksel aktivitemizi artırırsak
insülin bize direnemez, biz ona direnmiş oluruz.
Bu sayede kilo yönetimimizi daha konforlu sağlarız.
Dyt. Nilhan ESİM